Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
En son konular
» selamgurbanlar
RAMAZAN ORUCU EmptyPtsi Mart 15, 2010 9:31 am tarafından sofiakif

» inşallah okuyun
RAMAZAN ORUCU EmptyPerş. Mart 11, 2010 7:59 pm tarafından sofiakif

» selamünaleyküm
RAMAZAN ORUCU EmptyPerş. Mart 11, 2010 7:58 pm tarafından sofiakif

» Anne,al şu Kirmizi Gülü Sözlüme Ver...
RAMAZAN ORUCU EmptySalı Şub. 23, 2010 6:16 pm tarafından Admin

» Çok Kısa ama Çok Büyük bir SÖZ
RAMAZAN ORUCU EmptySalı Şub. 23, 2010 6:15 pm tarafından Admin

» Tesettürlüyüm Çünkü..
RAMAZAN ORUCU EmptyPtsi Şub. 22, 2010 8:13 pm tarafından narin

» Selam dostlar, biraz dehşetli bir yazı bu
RAMAZAN ORUCU EmptyPtsi Şub. 22, 2010 7:39 pm tarafından narin

» “Allah” lafzı celalindeki mucize
RAMAZAN ORUCU EmptyC.tesi Ocak 16, 2010 12:07 am tarafından Admin

» Yüz'e ölü efekti vermek
RAMAZAN ORUCU EmptyCuma Ocak 15, 2010 4:48 pm tarafından Admin

» IŞIN KILICI EFEKTİ
RAMAZAN ORUCU EmptyCuma Ocak 15, 2010 4:37 pm tarafından Admin


RAMAZAN ORUCU

2 posters

Aşağa gitmek

RAMAZAN ORUCU Empty RAMAZAN ORUCU

Mesaj tarafından mücahide Salı Eyl. 01, 2009 8:50 pm

RAMAZAN ORUCUNUN FARZİYETİ

Terim olarak oruç, tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar şer�an belirlenmiş ibadeti yerine getirmek niyetiyle yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmayı ifade eder.

Belirli şartlar içerisinde her Müslüman için zorunlu bir ibadet olan Ramazan orucunun farziyeti kitap, sünnet ve icmâ ile sabittir.

Ramazan orucu hicri ikinci senede, Şaban ayında (Şubat 624) farz kılınmıştır. Bu tarih Bedir savaşından bir ay ve bir kaç gün öncesine rastlar. Oruç kıblenin değişmesinden sonra farz kılınmıştır.

Hanefilere göre Müslümanlara farz kılınan ilk oruç; aşure orucudur. Sonra her on günde bir gün olmak üzere her ayda üç gün oruç tutmak farz kılın­mıştır. Daha sonra bu durum neshedilmiş, yatsı namazından sonra başlayıp güne­şin batması ile sona ermek üzere ramazan orucu farz kılınmıştır. Ancak bu da neshedilip bu günkü şekli ile ikinci fecirden güneşin batması­na kadar devam eden Ramazan orucu sabit olmuştur, Taberî�nin, Muaz b. Cebel (r.a.)'den rivayet ettiği şu haber Hanefîlerin görüşlerinin en açık delillerindendir: "Rasûlullah (s.a.s.) Medine'ye teşrif edip aşure günü ve her ayın üç gününde oruç tuttu. Sonra Allah, Ramazan orucunu farz kılıp "Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı..." (Bakara 2/183) mealindeki ayeti indirdi." (İslam�ın başlangıcında) Hz. Peygamber (s.a.s.) devrinde, insanlar yatsı namazını kıldıkları zaman, kendilerine ye­mek, içmek ve cinsel ilişki haram edilmişti, ertesi akşama ka­dar oruç tutarlardı. Sahabilerden birisi yatsı namazını kıldığı halde, hanımıyla cinsel ilişkiye girdi ve orucuna devam etti. Allah (c.c.) bu olayı diğer insanlar için bir kolaylık, ruhsat ve men­faat kılmayı dileyip, "Oruç günlerinin gecesi kadınlarınızla ilişkide bulunmanız size helal edildi. Onlar sizin için bir giysi, siz de onlar için bir giysi durumundasınız. Allah nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Şimdi onlarla ilişkide bulunun, Allah'ın sizler için yazdığını isteyin ve fecrin beyaz ipliği siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yiyin, için, sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz, mescitlerde itikâf halinde iken onlarla ilişkide bulunmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; sakın onlara yaklaşmayın! Allah böylece, sakınıp korunsunlar diye insanlara ayetlerini iyice açıklıyor." (Bakara 2/187) buyurdu. Bu ayet-i kerimenin inmesi üzerine sahabe-i ikram çok sevinmiştir. Ramazan ayında, geceleri eşlerin beraber olmaları, cinsî münasebet kurmak helal olmuştur. Hâlbuki orucun farz olduğu ilk yıllarda yatsı namazını kıldıktan ve uyuduktan sonra yemek, içmek ve cinsî münasebet caiz değildi.

Kur�an-ı Kerim�de orucun farz kılındığını bildiren ayetlerin meali şöyledir: �Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınasınız diye, size de sayılı günlerde oruç farz kılındı. İçinizden hasta veya yolcu olan başka günlerde sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlara (zorlukla güç yetirebilenlere veya güç yetiremeyenlere ) bir yoksulun �günlük- yiyeceği kadar fidye gerekir. Kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa bu kendisi için bir iyiliktir. Eğer bilirseniz orucu tutmanız sizin için daha hayırlıdır. �O sayılı günler- doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur�an�ın indirildiği Ramazan ayıdır. Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa başka günlerde sayısınca tutar. Allah sizin için kolaylık istiyor, güçlük çekmenizi istemiyor. Sayıyı tamamlamanız, sizi doğru yola iletmesine karşılık Allah�ı tazim etmeniz için ve umulur ki şükredersiniz diye �oruçla yükümlü tutup- hükümlerini açıklıyor.� (Bakara 2/183-185).

Ayrıca Ramazan orucunun farziyeti Hz. Peygamber�in imanın ve İslâm�ın temellerini açıklayan meşhur hadisinde de sabittir: "İslam beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kabe'yi haccetmek, Ramazan orucu tutmak"(Buhari, İman 1; Müslim, İman 22; Nesai, İman 13, (9, 107-108); Tirmizi, İman 3) Başlangıçtan itibaren İslam ümmeti oruç ibadetinin farz olduğu hususunda ittifak etmiştir.

RAMAZAN ORUCU İLE İLGİLİ BAZI FIKHÎ KURALLAR

Ramazan orucu; Müslüman, akıl ve baliğ olan herkese farzdır. Kadınlar âdet ve loğusa dönemlerinde oruç tutmazlar. Yılda bir ay yapılan bir ibadet olduğu için namazdan farklı olarak daha sonra kazasını yaparlar. Oruç ile ilgili ayetlerde açıkça zikredildiği gibi kişinin imsak vaktinden iftar vaktine kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durması gerekir. Yeme, içme ve cinsel ilişki orucu bozar. Kişinin hasta veya yolcu olması daha sonra kaza etme şartıyla bu süre içerisinde oruç tutmamasına izin verir. Oruç tutmaya güç yetiremeyecek derecede olanların ise bir yoksulun günlük yiyeceği kadar fidye vermesi gerekir. Bütün ibadetlerde olduğu gibi niyet, oruçta da şarttır. Malikîler dışındaki üç mezhebe göre Ramazanın her günü için ayrı ayrı niyet etmek gerekir. Akşam vaktinin girmesinden imsak vaktine kadar niyet yapılabilir. (Hanefî ve Hanbelilere göre ertesi günün ortasına kadar niyet yapılabilir.) Oruç yasakları imsak vaktinin girmesiyle başladığı için akşamdan yapılan niyetten sonra imsak vaktine kadar oruç yasaklarına riayet gerekmez.

İLAHÎ LÜTUF, YÜCE ADALET

Ramazan orucunun farziyetine, farz kılınma seyrine ve bazı fıkhî kurallarına değindikten sonra, orucu diğer ibadetlerden ayıran farklı özellikleriyle de tanımaya çalışalım.

Ramazan orucunun özelliklerinden biri, her yıl 10 gün önce gelen kamerî takvime göre farz kılınmış olmasıdır. Bir kamerî, yıl 354 gün olmaktadır. Bir güneş yılı ise, 365 gündür. Bu durumda iki takvim arasında 10 günden fazla bir fark ortaya çıkmakta, bu fark da 33 sene boyunca Ramazan ayının ayrı zamanlara rastla­masına sebep olmaktadır. Bu sayede 33 yıl oruç tutan bir Müslüman, senenin kısa, uzun ve orta her gününde oruç tutmuş olmaktadır. Dünyanın bir bölgesinde yaşa­yan insanlar devamlı surette kışın kısa, bir başka bölgesinde yaşayanlar da devamlı olarak yazın uzun günlerinde oruç tutmak durumunda kalmamaktadırlar. Böyle olmayıp da mesela oruç sadece temmuz ayına mahsus olsa idi, kuzey küredekiler, devamlı yazın sıcak ve uzun günlerinde; güney küredekiler ise, kı­şın kısa ve serin günlerinde oruç tutacaklardı. Bu iki durum bize oruçta ilâhî bir lütfun ve yüce bir adaletin olduğunu göstermektedir.

Oruç, ibadetler içerisinde riyadan en uzak olan ibadettir. Zira kişi oruçlu olmadığını fiiliyatı ile gösterebilir ama oruçlu olduğunu kendisi söylemediği müddetçe fiiliyatı ile gösteremez. Bu özellik ona bir başka güzellik katmaktadır. Riyadan uzak ibadetleri ancak gerçek müminler yaparlar.

Oruç, Allah�a şükür vesilesidir. Nimete şükür hem şer�ân hem de aklen gereklidir. İnsanın en üst düzeyde faydalandığı, sayısı bilinemeyecek kadar çok olan nimetlere karşı şükretmesi, mutlak gereklidir. İşte oruç bu şükrü ifa etmek için biçilmiş kaftandır. Yıl boyunca bolca faydalanılan bu nimetlerden bir kısmına Ramazan orucu müddetince ara vererek hem şükrü yapılmış, hem de nimetlerin kadri bilinmiş olur. Nimetlerin kadri ancak yeterli bir süre, alışılmışın dışında ve nefse zor gelecek biçimde bunlardan uzak durulmasıyla bilinebilir.

Nefse zor gelecek bir ibadeti yapmak sabrı gerektirir. Ramazan orucu yasakları itibari ile insana sabrı öğreten bir ibadettir. İnsan; yeme, içme ve cinsel istekleri gibi beşeri özellikleri ile hayvanlara benzemektedir. İnsanın yeri geldiğinde bu özelliklerinden kurtulabilmesi onu kâinattaki gerçek yeri olan eşref-i mahlûk olmaya götürür. Kişinin sahip olduğu ruhî ve bedenî özelliklerini insana yaraşır bir biçimde kullanabilmesi ancak onun süfli arzularından kurtulmasına bağlıdır. Çünkü insanın karşılaştığı sıkıntıların çoğunun kaynağı mideye ait istekler ve cinsel arzuların aşırılığıdır. Bu süfli arzuların dengede tutulması güçlü bir iradeyle mümkün olur. Oruç kişiye bu iradeyi kazandıracak en iyi ortamı sağlar.

Çoğu ibadette bulunan özelliklerin yanı sıra kendisine has özellikleri de bünyesinde bulunduran Ramazan orucunu, Rabbimizin bir lütfu olduğu bilinci içerisinde layıkıyla yerine getirmek, sağlayacağı dünyevî ve uhrevî yararlarından faydalanmak temennisi ile�..
mücahide
mücahide

Mesaj Sayısı : 21
Kayıt tarihi : 06/08/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

RAMAZAN ORUCU Empty SELAMUNALEYKÜM

Mesaj tarafından kurban Salı Eyl. 01, 2009 9:11 pm

ALLAH RAZI OLSUN İNŞ
kurban
kurban

Mesaj Sayısı : 11
Kayıt tarihi : 03/08/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz